Reklam
Tarih : 2025-04-21 16:04:03

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Uluslararası rekabet kapasitesine ulaştık

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

"Böylesine anlamlı, gurur verici bir program münasebetiyle sizlerle bir arada olmaktan duyduğum haklı sevinci öncelikle ifade etmek istiyorum.

İlk yerli ve milli haberleşme uydumuz Türksat 6A hizmete başlama töreni vesilesiyle bir aradayız. 9 Temmuz 2024’te uzaya fırlatmış, ilk test yayınını ise şubatta yapmıştık. Şimdi de uydumuzu hizmete almanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Projenin başarıyla ilerletilmesinde emeği geçen tüm kardeşlerime yürekten teşekkür ediyorum.

En az 15 yıl hizmet verecek Türksat 6A ile birlikte haberleşme uydularının sayısı 6’ya uzaydaki uydularımızın toplam mevcudu 10’a yükseldi.

Yapamayız diyenlere inat, biz yaparız. Hatta daha iyisini yaparız dedik. Karamsarlık aşılayanlara, kendi ülkesinden, kendi milletinden umudunu kesenlere asla kulak asmadık. Yani, yılmadan, yorulmadan, inanç, sabır ve azimle çalışarak bugünlere kadar hamdolsun alnımızın akıyla geldik. 

Bugünkü başarı, lafa her başladıklarında 'Bizden bir şey olmaz' diyerek gençlere umutsuzluk aşılayan eşik zihniyete indirilmiş ağır bir darbedir. Her bir mühendisimize, Türkiye'nin uzaydaki varlığına güç katan her bir kardeşime buradan bir kez daha kalpten teşekkür ediyorum. 

23 yıldır olduğu gibi önce hayalleri hedeflere, sonra da hedefleri gerçeklere dönüştürmeye hep beraber inşallah devam edeceğiz.

Yerli ve milli haberleşme uydumuzla TÜRKSAT'ın hizmet verdiği alan Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya'yı da kapsayacak şekilde daha da genişleyecek. 

Uydularımızın dünya genelinde ulaştığı nüfus 3,5 milyardan 5 milyara yükselecek. Teknoloji transferi ve tecrübe kazanımı sayesinde ülkemiz artık uydu ve bileşenlerinin tasarım ve üretiminde önemli bir pazar payına sahip olacak.

Burada şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Devrim niteliğindeki bu projeyle yerli ve milli bir haberleşme uydusu platformuna sahip olduk. Ana paydaşların yanı sıra alt yüklenicilerle birlikte uydu üretim ekosistemi kurarak birçok kurum ve kuruluşumuzun uzay sanayiine katkı vermesini sağladık.

Tüm aşamalarda aktif roller üstlenen, onlarca mühendis ve personelimizle birlikte uydu ve uzay teknolojileri için insan kaynağı yetiştirmiş olduk. Proje paydaşlarının geliştirdiği ekipmanlarla uluslararası ölçekte rekabet edebilme düzeyine eriştik. İhracat kapasitemizi daha da güçlendirdik.

SpaceX ile ortak çalışmalar yürütme yanında, fırlatma süreci de TÜRKSAT tarafından yönetildi. Dünya nüfusunun yüzde 60'ından fazlasını, yani 5 milyarlık bir nüfusu ihtiva eden kapsama alanıyla uzay çalışmaları ve uydu yayıncılığında parmakla gösterilen ülkeler arasına girdik.

Elde edilen bu kazanım ve etkinliklerle milli uydu markamızı oluşturma ve milli uzay şirketi kurulması noktasında önemli bir fırsat yakalamış bulunuyoruz. 

Gelecekteki Ay ve derin uzay görevleri, haberleşme uyduları ve takım uydu projelerinin hayata geçirilmesinde de yine bu birikimden istifade edeceğiz. İnşallah çıtayı sürekli yukarıya çıkartarak hedeflerimize ulaşacağız.

Dünyadaki gelişmelere baktığımızda şu gerçeği hepimiz görmekteyiz: Türkiye'nin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmaktadır. Küresel sistemde hak ettiğimiz yere gelmeye çok yakınız. Hiç kimsenin şahsi ikbali, özellikle bu uğurda, bu fırsatı heba etmesine izin veremeyiz.

 Daha önce dünyada benzer değişimler olurken maalesef Türkiye kendi iç çekişmeleriyle meşguldü. Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler yaşanırken biz millet olarak enerjimizi gereksiz, faydasız, boş tartışmalarla harcadık. Türkiye'nin dışarıyla ilgilenmemesi için her şey yapıldı, her şey denendi. 

Mezhep, köken, görüş farklılıkları üzerinden bizi iç meselelerimizle meşgul ederek Türkiye'yi küresel rekabette minder dışına itmeyi başardılar. Bizimle aynı ligde olan ülkeler teknolojide birbirleriyle kıran kırana bir yarış içindeyken, hatırlayın, bu ülkenin gündemi başörtüsüydü, sakaldı, sarıktı, çarşaftı, irticaydı, yeşil sermayeydi. Kendilerine bir iç düşman ürettiler ve Türkiye'yi o iç düşmanla oyaladılar.

Peki sonuçta ne oldu? Türkiye kaybetti. Millet kaybetti. Eller koşar adım ilerlerken biz yıllarca yerimizde saydık. Rakiplerimizle aramızdaki mesafenin açılmasına engel olamadık. Ekonomide, demokraside, dış politikada, toplumsal barış ve huzurda çok ağır faturalar ödemek zorunda kaldık.

Bakın bugün de dünya büyük bir dönüşümün arifesinde. Gümrük tarifeleri, restleşmeleriyle birlikte küresel ticaretin kuralları kökten değişiyor. Mevcut krizler çözülemediği gibi her gün yeni bir gerilime uyanıyoruz. Uluslararası sistem, Gazze'deki soykırımla birlikte itibarını iyice kaybetti. 

Batı dünyası ve kurumları eski etkinliğini tamamen yitirmiş durumda. Yapay zeka teknolojilerinin nereye varacağını kimse kestiremiyor. Yani eski sistem hızla yıkılırken yerine ne konacağını tam olarak kimse kestiremiyor.

Türkiye'nin ismi bölgesinin bir kutup başı olarak her platformda daha fazla zikrediliyor. Ama böylesi kritik bir dönemde bakıyorsunuz, ana muhalefet partisi eliyle Türkiye tekrar tartışmaların, eski kavgaların içine çekilmek isteniyor. Ülkemize geçmişte bedel ödetmiş bayat senaryolar yine bu çevrelerin figüranlığında tekrar tedavüle konulmaya çalışılıyor. 

Sokaklarımızın terörize edilmesinden, Türkiye'nin Batı'ya ve Batılı medya kuruluşlarına pervasızca şikayet edilmesine, üniversite ve lise gençliğinin kışkırtılmasından, boykot çağrılarıyla ülke ekonomisine zarar verilmesine kadar tüm tuşlara aynı anda basılıyor.

Son olarak, gerilim ve istismar siyasetlerine Gazze soykırımını alet ettiler. 50 bin masum katledilirken 'Bize ne Filistin'den?' diyerek tam 18 aydır sustukları, topraklarını savunan Filistinli direnişçilere terörist iftirası attıkları bir insani trajediden siyasi rant sağlamaya çalıştılar. 

Şunu açık ve net söylemek isterim. Oyuncular değişmiş olsa da oynanan oyunun aynı olduğunu biz biliyoruz. Milletimiz de ne yapılmaya çalışıldığının gayet farkında. Dolayısıyla ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, arzu ettikleri kaos ve kargaşa ortamını bir türlü oluşturamıyorlar. Hükümet olarak biz de hizmet ve eser siyasetimizden kopmayarak onların tuzağına düşmüyoruz.

İşte geçen hafta ülkemizin en stratejik projelerinden biri olan Silvan Sulama Tüneli'nin bazılarına, kazılarına başlayarak hamdolsun neticeyi alıyoruz. Yine geçen hafta İstanbul Havalimanı'nda eş zamanlı üçlü bağımsız pist dönemini başlattık.

Türkiye, Amerika'dan sonra bu uygulamayı hayata geçiren ikinci ülke oldu. Muhalefetin "Oraya uçak inmez" dediği havalimanına artık aynı anda üç uçak inip kalkıyor. Bugün de hamdolsun Türksat 6A'yı devreye alıyoruz. Bundan 31 yıl önce Türksat 1B uydusu ile başlayan uzay maceramızı çok daha yüksek bir düzeye eriştirmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. 

İnançla, azimle, emekle, her cümlesi bilgi, tecrübe ve alın teriyle yazılmış tarihi bir başarı hikayesine hep birlikte şahitlik ediyoruz. Projede yer alan kurumlarımızla, mühendislerimizle, çalışanlarımızla ne kadar iftihar etsek azdır. Bütün bunlar inşa edilmekte olan Türkiye Yüzyılı'nın müjdeleridir. Allah'ın izniyle çok daha iyi yerlerde olacağız. Gençlerimize güçlü, müreffeh ve itibarlı bir Türkiye teslim edeceğiz.

Milletimizin desteğiyle çıktığımız bu yolda Rabbim hepinizden razı olsun. Bizi daha nice başarılara ulaştırsın diyorum. Bu vesileyle 15 Temmuz hain darbe girişiminde FETÖ'cü teröristler tarafından burada şehit edilen Ahmet Özsoy ve Ali Karslı kardeşlerime Rabbim'den rahmet niyaz ediyorum. 

Bu düşüncelerle ilk yerli ve milli haberleşme uydumuz Türksat 6A'nın bir kez daha ülkemiz ve milletimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Projede emeği, katkısı, alın teri ve fikir teri olan tüm kardeşlerimi kutluyorum."

 

  Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2025 karabukhaberler.com.tr Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.